8 Kasım 2021 Pazartesi

Hasat günlüğü.

Birinci Gün. Bugün yamaçlardaki zeytinleri elle topladım. Makine çalıştırmadık. Çevredeki zeytinliklerde henüz hasat başlamadığı için doğanın tüm seslerini işitebildim. Ormanın ortasında ağaçlarla başbaşaydım ve toplayıcı genlerim besleniyordu sanki. Hava güneşliydi ama soğuk poyraz ısırıyordu. Genelde poyrazı sıcak bir lodosa tercih ettiğim için soğuktan yakınmamaya çalıştım. Doğadaki sesler dışında neredeyse çıt yoktu etrafta, bir tek benim mırıltılarım ve ağaçlarla sohbetim... Bir meditasyon hali diyebilirim. Zeytinleri elle toplarken sanki ağaç meyvesini bana ikram ediyor gibi hayal ediyorum. Çünkü dokunduğum anda pıt diye elime bırakıveriyor zeytinini. Ağacı selamlıyorum. Mümkün olduğunca kibar ve sevgiyle alıyorum ikramını. Pıt. Keşke diyorum bir kuş kondu sansa benim temasımı hissettiğinde. Bu yaz çok kurak geçtiği için verim az ama topladığım zeytinler çok güzel. Kütür kütür erik gibi gözüküyor, vuruğu yok, hastalığı yok. Ne zeytin sineği ne kurt. İlaçsız da olabiliyor yani. Keşke ilaçlı tarım yapanlara bir avuç zeytin göstersem ve onları inandırabilsem. Tabi vuruklu da olabilirdi zeytin. O zaman zamanında farkedip onları önleyecek zehirsiz yöntemler de bulabilirdik. Ya da vuruklu da olsa kabulümüzdü. Ama böylesi güzelliğın de insanı heyecanlandırdığı bir gerçek. Gün içinde ağaçların dibinden fışkıran delice zeytin piçlerinden uzunca dallar topladım. Bu dallarla sepet örmeyi istiyorum ama artık programımda önce şehirdeki işler sonra ikinci hasat sonra sepet örmek olur herhalde. Ayrıca bugün sürekli yağmur suyu hasatı üzerine düşündüm. Önümüzdeki bahar eğer işleri bir hale yola sokabilirsem bu işe el atmalıyım. Bugünkü toplamayı ancak güneş batıp da hemen yanımızdaki çalılıktan çakallar ulumaya başlayınca bırakmayı akıl ettik. Uzun bir gündü. Sanki iki gün gibi geçti. Kendime not : On beş gün sonra geleceğim ikinci hasattan önce kocaman cepli pazarcı önlüğüne benzeyen bir önlük edinsem iyi olur.

Hiç yorum yok: