25 Nisan 2009 Cumartesi

Ayı Ganima

Doğada hayatta kalmak zor zanaattir vesselam. Ben de hayatta kalmış ve mutlu bir insan olarak görüşlerimi sizlerle paylaşayım diyorum.
Misal; büyük adada piknik yapacaksınız. Sabah erkenden kalkmışsınız. Serin bir sabah. Hafif bir baş ağrınız var. Belki de dün pasif içiciliğin sınırlarını zorladınız. Hem Pınar Selek'in savunmasını okumuşsunuz bir gece önce. Ağlamışsınız gözleriniz şişmiş. Bok gibi görünüyorsunuz afedersiniz. Piknikten vaz mı geçeceksiniz. Peki tüm gün boyunca somurtacak mısınız. Tabi ki hayır. Hemen hazırlanıp kendinizi dışarı atacaksınız. Sonra piknikte topladığınız papatyalardan çay yapar sitresinizi giderirsiniz. Ondan kolay ne var.
Başka bir misal; hoşunuza gitmeyen bir şeyler olduğunu midenizde hissediyorsunuz ama bunun ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyorsunuz. Bu bir düşünce bile olamayan his parçası ruhunuzu sıkıştırıyor. Öyle ki siz kendinizi okuduğunuz kitaba bile veremiyorsunuz. Biliyorum böyle sorunlarınız var. Korkmayın, herkesin başına gelebilir. Yapacağınız şey; biraz toprağa basmak sonra hatırlanmayan hakkında yapacak hiçbir şeyin olmadığını kendi kendinize tekrar ederek ametistten bir kolye almak. Takacaksınız. Sıkıntı mıkıntı pırrr uçup gidecek.