6 Mayıs 2012 Pazar
naklen sevgi istiyoruz.
Rimel sürerken hapşurmanın çok zararlı bir eylem olduğunu keşfettiğim günden önce, bir dostumun hiçbir zaman uçan arabalarla gezemeyeceğime dair tokat gibi cümleleri ile beni hayal kırıklığına uğrattığı günden çok sonraydı. O sabah "beş yaşında çocuğun orada ne işi varmış" diyerek uyanmıştım. Bu konuda hiçbir yorum yapamıyorum. Çünkü rüyam hakkında hatırladığım; ıssız bir koyda yüzdüğüm ve açık denizde bir yerde yaşlıca iki amca ile kağıt oynadığımdı. Ancak konumuz bunlar değil pek tabii ki. O günü diğer günlerden farklı kılan en mühim olay bir insanı nasıl öldürebileceğime dair bir plan yapmamdı. Belirli bir kişiden bahsetmiyorum elbet. Ancak o gün birini öldürmem gerekseydi bunun en makul yolunun o insanı kendi kalbine yabancılaştırmak olabileceğine karar verdim. Belki de bazı kalp krizleri insanların istemsiz çalışan kaslara hükmedebildiği bir anda o kanlı, canlı, kırmızı pompaya yabancılaşması ile meydana geliyor olabilirdi. Tüm iç organlar gibi çok ilginç olan bu organ da anlık bir yabancılaşmayla tekleyebilirdi.
Bunları düşünürken bir yandan Mozart'ın Requiem'i eşliğinde yolda yürüyordum. Ölüm hakkındaki bu keşfimin de Mozart'ın başarısı olabileceğini düşündüm. (Bu yüzden bu parlak fikrimle çok fazla gurur duyamıyorum açıkçası.) Köşedeki apartmanın çatısında her zamanki yerinden seslenen erkek serçeyi gördüm. Lacrimosa eşliğinde havada polenler uçuşuyordu. Ölüm ve yaşamın iç içe olduğu o anda tam da hayatın sırrına ilişkin bir şeyler farkedeceğimi hissetmiştim ki bir gülme geldi ve konudan uzaklaştım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)