13 Ağustos 2009 Perşembe

eksik ali.

Zamanın birinde Eksik Ali adlı upuzun boylu bir adam yaşardı. Kapılardan eğilerek geçer, meyve ağaçlarının en uzak dalındaki meyveleri ağaca çıkmadan toplayabilirdi. Yaşadığı yer kuş uçmaz kervan geçmez bir küçük köy idi. Köyde yaşayan dört beş aile ya var ya yoktu. Herkes Eksik Ali'yi tanırdı. Kendisine eksik denmesinin nedeni neydi köydeki kimse bilmezdi. Upuzun boylu bir insana Eksik denmesi oldukça ironikti doğrusu. Vakti zamanında hakkın rahmetine kavuşmuş bir ihtiyar kendisine bu lakabı koymuştu ancak niye koymuştu, aklından neler geçiyordu bilinmezdi ve bunları ilk zamanlar köyün can sıkıntısından mütevellit dedikodu yapan gençleri dışında kimse umursamazdı. Ancak bir gün köyün en kabadayısı ve bu küçücük köydeki otuz kırk kişiye devamlı erkeklik taslayan, bu davranışlarıyla da ne kadar komik olduğunu köydeki kimsenin göremediği, bir delikanlı bu dedikodu toplantılarından birinde Eksik Ali'nin erkeklik organıyla alakalı bir durumdan dolayı ona Eksik Ali dendiğine dair bir dedikodu yaydı etrafa. Tabi ki bu dedikoduyu köyde duymayan tek kişi Eksik Ali'nin kendisiydi. Muhtemelen duysa da çok fazla tepki göstermeyecek, bir 'hmph'layıp işlerine devam edecekti. Ancak hiç duymadı. Her sabah evlerden hayvanları toplayıp köyden çıkarır, tepelere çıkar, akşama doğru da köye dönerdi. Evlerin önünden geçerken her hayvan kendi evini tanır ve sürüden ayrılır evine giderdi. Sürüden ayrılan hayvanlarını izleyen köylüler her daim Eksik Ali'ye üzülür, "vah zavallı, çocuğu da olmayacak bunun" diye düşünürlerdi. Eğer yanlarında birileri daha varsa bilhassa "Yazık bunun rahmetli anasına babasına. Soyları kuruyacak" diye belirtirlerdi. Böylece köydeki herkes üreyebildikleri için kendilerini şanslı hisseder ve Eksik Ali'ye üzülerek aslında kendilerini pohpohlarlardı. Bu böyle uzunca yıllar sürdü gitti. Sonra bir sabah köy Eksik Ali'nin evlendiği haberleriyle çalkalandı. Daha gün doğmamıştı ancak haber her evde duyulmuştu. Eksik Ali bazı zamanlar çevredeki otların durumuna göre uzaklara gider, geceleri gelmez, bir sonraki gün köye dönerdi. Yine böyle bir zamanda bir kaç gün köyden uzak kalmış ve o arada da evlenip dönmüştü köye. Sonra otlatmış olduğu hayvanları yerlerine bırakıp evlendiği kadının yanına başka bir köye doğru yola koyulmuştu. Köylüler henüz Eksik Ali'nin evlendiği kızın ne kadar zavallı olduğunu düşünmeye fırsat bulamamışlardı ki hayvanlarını kimin otlatacağı derdi baş gösterdi. Köydeki çobanlık görevi köyün en boş gezen kişisine, dedikoduyu yayan gence, devredildi. Genç çobanlıktan, hayvanlardan ve otlardan anlamıyordu. Kısa sürede hayvanlar sağlıklarını kaybettiler. Yeterince süt veremez oldular. Koyunların yünleri bile pislenip kırçıllaştı. Hayvanların sağlığını kaybetmesi de insanların morallarini ve sağlıklarını olumsuz etkilemeye başladı. Köylüler sorumlu tutacak birine ihtiyaç duydular. Önce yeni çobanı suçlamayı düşündüler ancak çoban onları kolayca geri püskürttü. Köylüler de anladılar ki suçlu o değil. "Tabi ya! " dediler. Sorumlu Eksik Ali'den başka kim olacaktı.
Köylüler Eksik Ali'yi suçlayadururken köye Eksik Ali'nin nurtopu gibi bir erkek bebeği olduğu haberi ulaştı. Bu da artık bardağı taşıran son damlaydı. Herkes, onun yüzünden, hem maddi hem de manevi çöküntü içindeyken o oralarda mutlu mesut yaşıyordu. Bu hiç de adil değildi. Hemen köyün delikanlılarından bir grup oluşturuldu. Seçilen gençler Eksik Ali'nin köyüne gidip onu evir çevir dövüp ağzını burnunu dağıttılar. Eksik Ali şaşkındı ama hiç karşılık vermedi. Sadece bir 'hmph'layıp yumruklardan tekmelerden en az nasıl zarar görebileceğini düşünüyorsa ona göre durmaya çalıştı. Ancak hasar ağırdı. Dayaktan sonra görevlerini yerine getirmenin gururunu yaşayan gençler Eksik Ali'ye doğuştan dilsiz oluşundan dolayı Eksik Ali dendiğini bile öğrenemeden köylerine dönüp zaferlerini coşkuyla kutladılar. Köy halkı yeniden mutluydu.

Hiç yorum yok: