16 Haziran 2010 Çarşamba

yine mi çiçek.

İnsan yer yatağında yatarken sanki odanın tüm yuvarlanılabilir yerleri yatağın bi parçasıymış gibi oluyor. Yuvarlanıyorum. Hop, yandaki elbise yığınının arasından çoraplarımı buluyorum. Yuvarlanıyorum. Hop, elime kitabım takılıyor. İç kapağına tarih, isim ve alındığı şehir yazılmış. Kendimi dünyanın en gezgin insanı addediyorum anında. Bi sayfa çevirip okuyorum. Keyfime diyecek yok. Duvar saatim çello çalıyor. Sen, diyor, her kitabının arasından kuru çiçekler çıkan birisin. Ben, diyorum, bu sefillikten kurtulduktan sonra da yer yatağında yatmaya devam edebilirim.
Sonra uykuya dalıyorum. Rüyamda ölüyüm. Ama etrafta gezinmeye devam ediyorum. Rüyamda beni görebilenler de var, göremeyenler de. Sadece duyanlar, hem görüp hem duyanlar, sadece gören ama duyamayanlar..
En çok görüp de duyamayanlar sinirimi bozuyor.
Uyanıyorum.

Hiç yorum yok: