29 Şubat 2012 Çarşamba

çar.

Akşam B. ile çay içtikten sonra yolda yürürken kar yağmaya başladı. Bu yüzden ben toz zencefilimi alarak üzerime düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğim hissiyle hemen aktarın karşısındaki duraktan geçmekte olan otobüse koştum. Arka koltuklardan birine oturup kitabımı açtım. Ancak aniden aklıma gelen belki de dünyanın en önemli konularından biri yüzünden kitabıma bir türlü odaklanamadım. “Acaba klavyedeki tuşlar insan bedeninin içinde bulunduğu nasıl bir etkileşimi simgeleyebilirdi ?”
Mesela enter tuşu işaret parmağıyla şakaklara dokunularak yapılan bir ‘bunu kafana sok işareti’ olabilirdi. Ya da backspace yanağa atılan küçük bir tokattı belki. Ve shift de bele dolanan bir kol veya ufak bir öpücük olmalıydı.
Neyseki ben bunları düşünürken ineceğim durağa geldim ve neyseki indikten sonra düşünmem gereken daha önemsiz bir takım düşünceler vardı. Donmadan eve ulaşmalıydım. Çünkü kar taneleri büyümüş ve ben pek üşümüştüm. Belki ctrl tuşuna bir kez basarak bu iş bir çözüme ulaştırılabilirdi. Ancak maalesef ve pek tabii ki her şeyin çok zor olduğu bir dünyada yaşıyorduk.

Hiç yorum yok: